-->
kısırlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kısırlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2/19/2014

Bal Arısının zehri ile Hepatit C, kısırlık ve sinüs Tedavisi

    2/19/2014 12:09:00 ÖÖ   Yorum yok
destekleyici tedaviMısır'da, gelir düzeyinin düşük olduğu yerlerde birçok hastalığın tedavisinde bal arısı zehri destekleyici ürün olarak kullanılıyor. bu tedaviler ücretsiz yapılıyor

Bal arısının salgıladığı zehir, pek çok kronik hastalıkla mücadelede destekleyici tedavi ürünü olarak kullanılıyor.

Mısır'ın daha çok gelir seviyesi düşük bölgelerinde rağbet gören arıyla tedavi merkezleri her gün onlarca hastaya hizmet veriyor. Bu merkezlerde çalışanlar arıların gelen hastaları sokmasını sağlayarak tedavi ediyor.

Arıyla tedavi merkezi işletmecisi Seyyid es-Sayih, kendilerine daha çok Hepatit C, kısırlık ve sinüs hastalarının geldiğini söyledi.

Sayih, kendilerine gelen hastaların öncelikle başka hastalıkları olup olmadığını ve doktora gidip gitmediklerini araştırdıklarını dile getirerek, hastanın arıyla tedavi edilebileceğine karar verdikleri anda sürecin başladığını kaydetti.

Arıyla tedavi merkezi çalışanlarından Şaban Mübarek ise bal arısıyla tedavinin ücretsiz olduğunu ifade ederek, merkeze gelen hasta sayısına göre günde 500 ila bin arı kullandıklarını belirtti.

Omur iliği hastalığı nedeniyle arıyla tedavi merkezine gelen Halid Diyab da, "Buraya önce omur iliğimdeki sorun nedeniyle müracaat ettim ve çok faydasını gördüm. Şimdi ise fasial paraliz (yüz felci) sorunum var ve inanıyorum ki arı zehriyle bu hastalıktan da kurtulacağım" dedi.

İnsanların arıyla tedaviyi yadırgadığını aktaran Diyab, bal arısının tedavi yönteminin faydalı olduğuna inandığını ifade etti.

Arı zehri, arıdaki salgı bezlerinden çıkan asidik bir sıvı olup kronik pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.

12/11/2012

Polikistik over sendromu ile nasıl başa çıkılır?

    12/11/2012 10:06:00 ÖÖ   Yorum yok
Memorial Etiler Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nihal Çetin, polikistik over sendromu (PKOS) ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Genetik ve çevresel faktörler etkili olabilir

Polikistik over sendromu; santral sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer dokular arasındaki etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak; üreme çağındaki kadınlarda en sık ortaya çıkan endokrin bozukluktur. Kronik seyreden ve gelecekte yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir hastalıktır. Başlatıcı faktör veya faktörler henüz tam olarak anlaşılamamakla beraber; genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkmış bir hastalık olarak değerlendirilebilir.

Anahtar bulgu yumurtlamanın olmamasıdır

Tipik polikistik overler (Çok sayıda kist içeren over dokusu), uzun süre yumurtlama olmaması sonrasında oluşmaktadır. Normal kadınların %25 kadarında polikistik overin tipik ultrasonografi bulguları (overlerde inci tanesi gibi dizilmiş follikül kistleri) görülmektedir. Doğum kontrol hapı kullanan kadınların %14’ünde de bu ultrasonografik bulgu izlenmiştir. Bu durumda sadece polikistik over görüntüsü tanı koymada yeterli değildir. Uzun süre yumurtlamanın olmaması şu tablolara neden olabilir:

1. Kısırlık
2. Adet düzensizliği
3. Tüylenme artışı, saç dökülmesi ve akne (sivilce)
4. Rahim kanseri ve muhtemel meme kanseri riskinde artış
5. Kalp-damar hastalıkları riskinde artış
6. İnsülin (kan şekeri kontrolünü sağlayan hormon) artışı mevcut olan kadınlarda şeker
7. hastalığı riskinde artış

Adet düzensizliği görülüyor

Hastaların başvuru sebebi, sıklıkla adet görmeye başladıkları dönemden itibaren başlayan adet düzensizlikleridir. Adet düzensizliği, adet aralarının 35 günden uzun olması veya yılda 10’dan az adet görme şeklindedir. Hastalığın yakınma ve bulguları kişiden kişiye çok farklıdır ve zaman içinde değişim gösterir.

Polikistik over sendromu bulunan kadınlarda uzun dönemde; şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları ile rahim kanseri görülebilir. Polikistik over sendromu neden olduğu şikayetler ve ileride oluşabilecek sağlık problemleri açısından düzenli kontrol altında olunması gereken bir hastalıktır.

Yaşam tarzınızda değişiklik yapın

Polikistik over sendromu aslında anne karnında başlar. Bu durum tutumlu genler hipotezi ile açıklanır. Bu kişilerde anne karnında bebek iken gelişme geriliği görülür. Anne karnında besinlerden ve enerjiden yoksun kalan bebek, doğduktan sonra bu yoksunluk ortadan kalktığında bunları vücudu tutumlu kullanmaya başlar ve biriktirme alışkanlığı ortaya çıkar. Bu sebeple obezite görülür. Tedavide kilo kontrolü birinci basamaktır. Bu hastalarda dengeli beslenme yaşam tarzı olmalıdır. Kilo alımı polikistik over sendromu belirtilerinin şiddetini artırır ve ileriye dönük sağlık sorunlarının ortaya çıkma riskini artırır. Polikistik over sendromunda sık sık ara ara beslenilmelidir. Bu açlık krizlerini azaltır, vücut yağlanmasını ortadan kaldırır. Doymuş yağlardan fakir, glisemik indeksi düşük ve yüksek lif içeren diyet önerilmektedir. cumhuriyet

10/11/2012

şampuan kullananlar dikkat ftalat kısırlıktan obezite'ye kadar bir çok hastalığa zemin hazırlıyor

    10/11/2012 08:27:00 ÖS   Yorum yok



önce okul malzemeleri ardından ayakkabılar ftalat plastiği yumuşatıp şekil kazanmasını sağlarken sağlığı da olumsuz etkiliyor.

üstelik uzmanların iddiasına göre şimdi şampuanın içinde bile ftalat var doktorlara göre aslında üretim sırasında ftalat açısından masum olan şampuan ne zamanki sağlığa uygun olmayan malzemeyle şişeleniyor işte o zaman ftalat'la tanışıyor şampuanın yapısındaki yağ ambalajın içindeki ftalat'ı etkin hale getiriyor

5/25/2012

erkeklerde doğum kontrol yönteminde prezervatif yerine doğum kontrol hapı

    5/25/2012 07:41:00 ÖS   Yorum yok

Kobaylar üzerinde yapılan araştırmalara göre, spermlerin üretilmesinin son aşamasında önemli olan Katnal1 adlı bir gen bulundu.

prezervatif yerine doğum kontrol

PLos Genetics adlı yayın organında yer alan araştırmada görev alan uzmanlar, bu yeni geni durduracak bir ilacın gebelikten koruyucu önlem olarak kullanılabileceğini ifade ediyor.

Doğum kontrol uzmanları, böyle bir hapın tıp dünyasında gerekli olduğuna dikkat çekiyor.

Erkeklerde doğum kontrol yöntemi büyük oranda prezervatif veya kısırlaştırma yöntemiyle sağlanıyor.

Kısırlık Arayışı

İskoçya'daki Edinburg Üniversitesi Üreme Sağlığı Merkezi'nde yapılan araştırmada erkeklerde kısırlığın sebepleri bulunmaya çalışıldı.

Uzmanlar kobaylarin genetik kodlarıyla oynayarak, kısırlaşanları teşhis ettiler. Daha sonra genetik değişiklikler sonucu değişime uğrayan kobayların, yeni bulunan bir genden dolayı kısır olduğu ortaya çıkarıldı.

Genin proteine benzer özellikler taşıdığını keşfeden uzmanlar, protein olmadan sperm gelişiminin tamamlanamadığını ve vücudun spermi dışarı atmadığını açıkladılar.

Uzmanlar, erkeklere kalıcı hasar vermeden sperm üretmeyi geçici olarak durdurmanın yolunu arıyorlar.


Araştırmacılardan Doktor Lee Smith, 'Yapılan deneylerde, bu gen hedef alınarak hormonal olmayan bir doğum kontrol hapı üretilebilir' dedi.

Doktor Smith, bu genden üretilecek bir hapın sadece spermin son oluşum evrelerini kontrol edeceğini, ancak spermin ilk gelişimini ve tümden üretimini etkilemeyeceğini söyledi.

Proteinler zaten hücrelerin içinde yaşadığı için böyle bir hapın üretilmesinin oldukça zor olduğunu ekleyen Doktor Lee Smith, proteinle birlikte etkili olacak başka birşey bulunmaya çalışmasının, daha kolay bir hedef olduğunu belirtti.
'Kutsal görev'

Sheffield Üniversitesi androloji öğretim görevlisi Dr. Allan Pacey ise, erkekler için hormonal olmayan bir ilaç aramasının yıllardır sürdüğünü ve bunun "kutsal bir görev haline geldiğini" söyledi.

Pacey, erkekler için hormonal olmayan bir doğum kontrol hapı üretilmesi için, moleküler hedefin, testislerdeki sperm ya da sperm üreten diğer hücreler olması gerektiğini ifade etti.

Bu hedefe ulaşılamadığı takdirde, diğer hücre ve dokularda istenmeyen yan etkiler görülebileceğini ve bunun tehlikeli olabileceğini de belirten Dr. Allan Pacey, Edinburg Üniversitesi'nde yapılan araştırmanın, erkekler için doğum kontrol yöntemleri açısından heyecan verici bir gelişme olduğunu; aynı zamanda erkeklerde kısırlık sorununa da ışık tuttuğunu bildirdi.bbc türkçe

2/27/2012

laboratuvar ortamında doğurganlık çağındaki kadınların rahmindeki kök hücreden yumurta üretildi

    2/27/2012 04:24:00 ÖS   Yorum yok

Amerikalı doktorlar, doğurganlık tedavisinde kullanılmak üzere "sınırsız" sayıda insan yumurtası üretmenin gelecekte mümkün olabileceğini söylüyor.

rahmindeki kök hücreden

Araştırmacılar kadın rahminde bulunan bazı kök hücrelerin, kendi başlarına bölünerek yumurtaya dönüşebileceğini laboratuvar ortamında kanıtladı.

Bazı uzmanlar Nature Medicine dergisinde yayınlanan bu çalışmanın doğurganlık tedavisi konusunda çığır açacağı görüşünde.

Bugüne dek yerleşik kanı, kadınların belli bir yumurta stokuyla doğduğu ve bundan fazlasını üretemeyeceği yönündeydi.


Massachusetts Genel Hastanesi ekibinin başkanı Doktor Jonathan Tilly ise bunun aksini kanıtladıklarını söylüyor.

Tilly, doğurganlık çağındaki kadınların rahminden alınan kök hücrelerden yumurta ürettiklerini bildirdi.

Ancak tüm kök hücreler değil, yalnızca yüzeylerinde DDX4 proteini taşıyan hücreler yumurtaya dönüşebiliyor.

"Bu çalışma işimizde çığır açmakla kalmıyor, kanser tedavisi gören kadınlarda doğurganlığı korumak için yeni fırsatlar da doğuruyor"


Dr Allan Pacey

İnsan yumurtası üzerinde deneylere kısıtlama getirildiği için fareler üzerinde tekrarlanan deneyler, bu yumurtaların döllenip embriyo üretebileceğini ortaya koydu.

Doktor Tilly "Bu buluş, kadınlarda kısırlığı aşmak ve hatta rahim yetmezliğini ertelemek için yepyeni teknolojilerin yolunu açıyor." diye konuştu.

Sheffield Üniversitesi'nden doğurganlık uzmanı Dr. Allan Pacey de, "Bu çalışma işimizde çığır açmakla kalmıyor, kanser tedavisi gören kadınlarda doğurganlığı korumak için yeni fırsatlar da doğuruyor." dedi.

Londra'daki Hammersmith Hastanesi'nin Tüp Bebek Kliniği Başkanı Stuart Lavery de haberi BBC'ye değerlendirirken "bir mihenk taşı" olabileceğini belirtti ve şunları söyledi:

"Eğer bu sonuçlar doğrulanırsa, üreme biyolojisinin en büyük eşitsizliklerinden biri ortadan kalkar. Kadının üreme araçlarının da, tıpkı erkeğinkiler gibi, yenilenebilir olduğu görülür."

Ancak bu teknolojinin hayata geçirilmesi için "daha zaman olduğuna" dikkat çeken Lavery, yine de bunun, kemoterapi tarzı kısırlık yaratan tedaviler gören genç kadınlara umut vaat ettiğini belirtti.

8/09/2011

sıtmayla mücadelede yeni teknik kısır sivrisinek üretimi ile sivrisinek nüfusu azaltılacak

    8/09/2011 03:28:00 ÖS   Yorum yok

Uzmanlar, kısır erkek sivrisineklerin doğaya salınmasının sivrisinek nüfusunun azaltılmasında önemli bir adım teşkil edeceğini söylüyor.


sivrisinek nüfusu azaltılacak
Sıtma nedeniyle her yıl bir milyon kişi ölüyor, hastalık ayrıca Afrika'daki çocuk ölümlerinin yüzde 20'sinin sebebi. Kısır böcek üretimi daha önce de Japonya'da pamuk kurdu ve büyükbaş hayvanlara saldıran kurt sineği lavrası ile uygulanmış ve başarılı olmuştu. 

 Ancak sivrisineklerin radyasyona maruz kalması, onları daha zayıf kıldı ve çiftleşme konusunda sıtma taşıyan sivrisineklerle baş edemez hale geldiler. 

 Bunun üzerine araştırmacılar, sivrisineklerin kısırlaştırılması için yeni bir yol keşfetti. Sivrisineklere, sperm gelişimi için gerekli olan zgp genini devre dışı bırakacak RNA parçaları enjekte edildi. Aylar süren çalışmalar sonrasında, araştırmacılar 100 civarında kısır sivrisinek üretti. 

 Dişi sivrisineklerin, bu erkeklerle de çiftleşmeyi seçtiği gözlemlendi. Dişi sivrisinekler, hayatları boyunca yalnızca bir defa çiftleşiyor. Dolayısıyla, eğer başarıyla çiftleştiklerini düşünürlerse sivrisinekler döllenmemiş yumurtalar bırakacak. Bu da zaman içerisinde sivrisinek sayısını azaltacak ve insanlara en çok zarar veren böcek türünün zamanla ortadan kalkmasına yardımcı olacak.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .