Yürümeyi güçleştiriyor hatta bazı hastalar yataktan bile çıkamıyor Bir çok nedeni var hastalığın adı Vertigo ve uzmanlara göre sadece ilaç tedavisi yeterli değil En yaygın Vertigo nedeni kulakta dengeyi sağlayan kristallerin yerinden oynaması uzun süre otomobil kullanmak ya da aynı pozisyonda oturmak da Vertigo'ya neden olabiliyor bu hastalık fizik tedavi ile tamamen tedavi edilebiliyor.
ilaç tedavisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ilaç tedavisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2/23/2014
Yürümeyi güçleştiren, dengeyi bozan Vertigo hastalığına fizik tedavisi
seyyah1906
2/23/2014 03:24:00 ÖS
Yorum yok
3/04/2013
Bilim insanları Aids hastası bebeği ilaçla tedavi etti
seyyah1906
3/04/2013 08:33:00 ÖS
Yorum yok
Atlanta'da düzenlenen Retrovirüsler ve Fırsatçı Enfeksiyonlar Konferansı'nda, AIDS virüsüyle dünyaya gelen bir bebeğin uygulanan erken tedavi sonrası iyileştiği bildirildi.
Baltimore'da bulunan Johns Hopkins Üniversitesi virologlarından Dr. Deborah Persaud, “Bu, HIV'in bebeklerde muhtemelen iyileştirilebilir olduğu konseptinin bir kanıtıdır” şeklinde konuştu.
Bir insanın, kan testlerinde virüs izine rastlanmadığı için ilaç kullanmadan hayatına devam etmesi ender rastlanan bir durum. Bilim insanları, erken anti virüs tedavisinin bebekte virüsün hücreler oluşturmasını engelleyerek iyileşmesini sağladığına inanıyor.
Virüs tedavisinin başarılı olduğu bir başka kişi ise “Berlinli hasta” olarak bilinen Timothy Ray Brown olmuştu. Kemik iliği naklini de içeren farklı bir tedavi gören Brown, iyileşmişti.
Bir yıldır ilaç kullanmıyor
Mississippili bebeğin tedavisinde ise HIV tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçların karışımından yararlanıldı.
Bebeğin doğum öncesi herhangi bir tedavi görmediği kaydedildi. Doktorlar doğumdan sonra 30 saat içinde, bebeği Jackson'daki Mississippi Üniversitesi Tıp Merkezi'ne nakletti ve burada üç farklı ilacın karışımını içeren bir tedavi uyguladılar.
Şu anda 2,5 yaşında olan bebeğin bir yıldır ilaç kullanmadığı kaydedildi. deutsche welle
6/06/2012
yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre egzersiz yapmak depresyon tedavisinde etkili değil
seyyah1906
6/06/2012 06:45:00 ÖS
Yorum yok
İngiltere'de yapılan ve British Medical Journal'da yayımlanan araştırma dahilinde 361 depresyon hastasının yarısına sadece ilaç tedavisi uygulandı, diğer yarısına ise hem ilaç tedavisi uygulandı hem de bu hastaların düzenli olarak egzersiz yapması sağlandı.
Bir yıl sonra hastaların tamamının durumunda iyileşme olduğu gözlendi ancak düzenli egzersiz yapan hastaların durumunun hiç egzersiz yapmayanlarla aynı olduğu görüldü.
Doktorlar depresyon hastalarına haftada üç kez egzersiz yapmalarını tavsiye ediyor.
Doktorlar, hafif depresyon vakalarının tedavisinde egzersizin oldukça etkili olduğunu düşünüyordu.
Fiziksel faydalar
Bristol ve Exeter Üniversiteleri tarafından yapılan araştırmada egzersizin faydalarının net olarak kanıtlanmasına çalışılıyordu.
Deneye katılan 361 hastanın tamamına depresyon seviyelerine uygun olan ilaç tedavisi uygulandı.
Ancak 8 hafta boyunca rastgele seçilmiş bir gruba fiziksel aktivitelerini artırmaları tavsiye edildi.
Bu sayede hastaların fiziksel durumlarının iyileştiği gözlemlendi ancak bir yıl sonra yapılan incelemelerde düzenli egzersizin hastaların ruhsal durumuna herhangi bir etki yapmadığı ortaya çıktı.
Peninsula Tıp ve Dişhekimliği Koleji'nden Prof John Campbell ''Depresyon hastalarının çoğu anti-depresan kullanmak istemez, ilaçsız tedavi olmayı tercih ederler. Egzersizin böyle bir tedavi yöntemi olabileceğini düşünüyorduk ancak bu araştırma sonucunda egzersizin depresyon tedavisinde etkisiz olduğu görülmüş oldu'' dedi.
Ancak Campell, egzersizin faydalarının gözardı edilmemesi gerektiğine de dikkat çekti ve ''Egzersiz sizin için kötü demek istemiyoruz. Egzersiz yapmak tabiki de çok faydalı. Ancak ne yazık ki ağır depresyon vakalarının egzersizle tedavi edilmesi mümkün değil'' dedi.
Campbell sözlerine ''Egzersizin hemen sonrasında hissedilen mutluluk ve zindelik elbette gerçek ancak bu depresyon hastalarının uzun vadede kendilerini iyi hissetmelerini sağlayamıyor'' dedi.bbc türkçe
4/26/2012
reflü hastalığı belirtileri ilaç tedavisi ve ameliyatla tedavi hakkında
seyyah1906
4/26/2012 02:54:00 ÖS
Yorum yok
Reflü kelime anlamıyla ‘geriye kaçış’ demek. Gastro-özafajeal reflü ise yüksek asit içeren mide içeriğinin yemek borusuna geri dönmesi ve burada mukozal hasara yol açması, solunum sistemine kaçarak öksürük, ses kısıklığı ve astım ataklarını tetiklemesi olarak nitelendiriliyor.
Reflü toplumda oldukça sık görülen bir hastalık. Öyle ki ülkemizde her 5 kişiden birini etkisi altına alıyor. Bu hastalık yaşam alışkanlıkları ile beslenme tarzına özen gösterildiği ve ihtiyaç duyulduğunda ilaç tedavisine devam edildiği sürece genellikle kontrol altında tutulabiliyor. Ancak bazı durumlarda operasyon kaçınılmaz hale gelebiliyor. Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İsmail Hamzaoğlu reflü ameliyatına götüren 6 nedeni açıklıyor.
1.Hasta ömür boyu ilaç tedavisi istemiyorsa: Reflü tedavisinde başvurulan ilaçlardan başarılı sonuçlar alınabiliyor. Ancak bazı hastalar ilaçların yan etkileri ve sürekli olarak ilaç kullanmanın getirdiği psikolojik etki gibi nedenlerden dolayı ömür boyu ilaç kullanmak istemeyebiliyor.
2. Beslenme alışkanlıklarına dikkat etmiyorsa: Öncelikle düzenli beslenmek şart. Ayrıca reflüyü arttırdığı bilinen yağlı gıdalar, kızartmalar ve çikolata gibi besinlerden, alkol ve gazlı içeceklerden ayrıca çay, kahve ile kola gibi kafeinli içeceklerden kaçınmak gerekiyor. Ancak bazı hastalar beslenme alışkanlıklarına dikkat etmekte güçlük çekebiliyor.
3. Mide fıtığı eşlik ediyorsa: Reflü hastalığına sıklıkla mide fıtığı eşlik edebiliyor. Mide fıtığının bazı türlerinde fıtık boğulması ve acil ameliyat riski oluyor. Bu tür fıtıklarda reflünün şiddetine bakılmaksızın hastaya ameliyat öneriliyor.
4. Kullanılan ilaçlar kesilemiyorsa: Kemik erimesine karşı kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları, ağrı kesiciler veya tansiyon ilaçları reflü şikayetlerinin artmasına yol açabiliyor. Ancak bazı durumlarda bu ilaçların kesilmesi mümkün olmayabiliyor.
5. Hasta yaşam tarzını değiştiremiyorsa: Reflü hastası kilolu ise öncelikle kilo vermeli. Ayrıca yemeği uykudan 3-4 saat önce bitirmeli, yediği gıdaların türüne dikkat etmeli, stresli ortamlardan uzak durmalı, sürekli olarak ilaç kullanmalı ve sigara içiyorsa bu alışkanlığını bırakmalı. Eğer hasta bu şartlara uymakta zorluk çekiyorsa operasyonun seçenek olarak sunulması gerekiyor.
6 . Gastro-özafegeal reflü’ye bağlı hasarlar oluşmuşsa: Uzun süren reflülerden sonra yemek borusunun iç yüzeyinde yaralar oluşabiliyor. Bu yaraların sürekli olarak iyileşip yeniden açılmasıyla birlikte yemek borusunda darlıklar ortaya çıkabiliyor. Reflü nedeniyle mide içeriğinin gırtlak ve solunum sistemine gitmesi ses kısıklığı ve akciğer hastalıklarına yol açabiliyor. Yemek borusunun iç yüzeyinde sürekli devam eden reflü hücre düzeyinde değişiklik yaparak sonu kansere neden olabilecek Barret özofagusu denilen bir duruma neden olabiliyor. Bu tarz hasarlar gelişmişse operasyonla tedavi öne alınabiliyor.
Tek port ile izsiz operasyon
• Reflü operasyonunun laparoskopik olarak yapılması gerekiyor. Çünkü açık ameliyat ile karşılaştırıldığında laparoskopik, yani kapalı yöntem daha az ağrı, hastanede daha kısa kalış süresi, normal aktiviteye ve iş hayatına daha erken dönüş gibi pek çok avantaja sahip. Öyle ki hastanın operasyondan sonra hastanede sadece 1 gün kalması yeterli geliyor. Ayrıca hasta 4-5 gün sonra iş hayatına da dönebiliyor.
• Açık ameliyatta yaklaşık 20-30 santim karın yarası oluşuyor. Bu yaraya ait enfeksiyon riski daha fazla oluyor. Ayrıca yaklaşık yüzde 10 hastada bu yaradan fıtık oluşma riski mevcut. Laparoskopik ameliyatta ise bu tür sorunlara çok ender rastlanıyor.
• Mide fıtığı varsa bu sorun operasyonda düzeltilerek göğüs boşluğuna kaçış önleniyor ve midenin üst bölümündeki fundus bölümü yemek borusu çevresine sarılarak antireflü bir mekanizma oluşturuluyor.
• Tek port laparoskopik yöntem ise laparoskopinin tüm avantajlarını taşımasının yanı sıra ciltte hiç iz kalmaması gibi kozmetik açıdan çok önemli bir avantaj daha sağlıyor. Laparoskopik ameliyatta 1 santimden küçük 4 ya da 5 yara oluyor. Bu nedenle sadece sağlık değil, kozmetik olarak da açık ameliyata göre belirgin olarak üstünlük taşıyor.
Belirtileri neler?
• Göğüste yanma hissi,
• Ağza acı su gelmesi,
• Bulantı, kusma,
• Hazımsızlık, ekşime,
• Gıdaların ağza geri gelmesi,
• Ağız kokusu,
• Yutma güçlüğü,
Daha nadir olarak;
• Ses kısıklığı,
• Boğaz ağrısı,
• Kuru öksürük,
• Astım,
• Zatürree,
• Dişlerde mine kaybı gibi belirtiler ile ortaya çıkabiliyor.
3/13/2012
kemoterapi öncesinde ve sonrasında nasıl bir beslenme programı uygulanmalı
seyyah1906
3/13/2012 03:58:00 ÖS
Yorum yok
Universal İtalyan Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Meltem Şeniz Toksoy, kemoterapi tedavisi sırasında ve sonrasında çeşitli yan etkilerin ortaya çıkabileceğini belirterek, ''Bu duruma bağlı olarak kemoterapi öncesinde ve sonrasında beslenmeye çok dikkat edilmeli'' dedi.
Toksoy, yaptığı yazılı açıklamada, kemoterapinin insan vücudundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalmalarını engellemek amacıyla doğal veya yapay maddelerden oluşan ilaçlarla yapılan tedavi biçimi olduğunu, kemoterapide uygulanan ilaç tedavisinin vücuda bazı yan etkilerinin bulunduğunu belirtti.
Tedavi sırasında çeşitli sindirim sistemi rahatsızlıkları ve tat almada değişiklikler görülebileceğine işaret eden Toksoy, ''Bu dönemde kilo kaybı, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, anemi, ağız yaraları, halsizlik, saç dökülmesi, ödem gibi birçok yan etkiler görülebilir'' dedi.
Toksoy, mide rahatsızlıkları yaşamamak için aşırı sıcak ve soğuk besinlerin tüketilmemesi gerektiğini ifade ederek, iştahsızlık nedeniyle oluşabilecek kilo kaybını önlemek amacıyla da küçük porsiyonlar ve sık aralıklarla beslenilmesini ve içerisinde yapay madde bulunduran besinlerden ve içeceklerden uzak durulması gerektiğini vurguladı.
Aşırı yağlı yiyeceklerden ve kızartmalardan uzak durulması gerektiğine dikkati çeken Toksoy, şunları kaydetti:
''Kan değerleri düşük olduğunda kırmızı et tüketilebilir, ancak normal şartlarda haftada 2 defa kırmızı et, diğer günlerde de tavuk ve balık tercih edilmeli. Bolca su içilmeli. Çay ve kahve yerine bitki çayları tercih edilmeli. Çorba, yoğurt gibi sıvı besinleri tüketmeye özen gösterilmeli. Kola, gazoz ve portakal suyu, greyfurt suyu gibi gazlı ve asitli içeceklerden uzak durulmalı. Bol bol sebze ve meyve tüketilmeli. Sebzelerden özellikle kükürtlü olanları ve ıspanak, pazı, roka, brokoli, maydanoz, dereotu, lahana, sarımsak, soğan, turp, kereviz gibi antioksidan açısından yüksek olan yeşil yapraklılar tüketilmeli.''
Toksoy, alkol ve sigaradan uzak, tam ve doğal ürünlere dayalı bir beslenme şeklinin benimsenmesi gerektiğini belirterek, ''Kemoterapi tedavisi sırasında ve sonrasında çeşitli yan etkiler ortaya çıkabilir. Bu duruma bağlı olarak kemoterapi öncesinde ve sonrasında beslenmeye çok dikkat edilmeli'' ifadelerini kullandı.
2/18/2012
tıp dünyasından ilaçlarını içmeyi unutanlar için hayat kurtaracak buluş
seyyah1906
2/18/2012 07:25:00 ÖS
Yorum yok
ABD’de bilim insanları, gelecekte ilaç kullanımını tamamen değiştirecek çığır açıcı bir deneye imza attı.
Massachusetts Institute of Technology (MIT), Harvard Üniversitesi ve Cleveland Western Reserve University tarafından gerçekleştirilen çalışmada, kadın deneklerin derilerinin altına, implantasyon yöntemiyle bir çip yerleştirildi. Çipin içinde bulunduğu cihaza aynı zamanda, osteoporoz hastalığından muzdarip deneklerin kullanmaları gereken ilaçtan konuldu.
12 ay kullandılar
Kablosuz olarak uzaktan kumanda edilebilen ve MicroCHIPS adlı firma tarafından üretilen çipe daha sonra, belirli aralıklarla belirli dozajda ilacı, hastanın kanına karıştırma komutu verildi. 12 ay boyunca gerçekleştirilen deney sonunda, hastaların, konvansiyonel yöntemlerle aynı ilacı kullanmaları durumunda sağlayacakları düzelmeye denk bir iyileşme olduğu tespit edildi.
Sıra uzaktan tedavide
DOKTORLAR, bu yeni tedavi yönteminin yaygın şekilde kullanılmasının erken olduğunu belirtiyor. İlk deneylerde kullanılan çipler, hastaya yalnızca birkaç santimetre uzaklıktan kontrol edilebiliyor. Şimdi amaç, cihazı geliştirmek ve “tele-ilaç” adı verilen, hastanın uzaktan tedavi edilmesine yarayan bu yöntemin geliştirilip resmen uygulamaya sokulmasını sağlamak.
Çipin içinde bir eczane
1- Çok hazneli bir ilaç yayma çipi derinin altına yerleştirildi.
2- Hazneler, platin ve titanyumdan yapılma bir zarla kapatıldı.
3- İstendiğinde ya da programlandığında, bu zar elektrik akımıyla eritiliyor ve ilaç kana karışıyor.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)