-->
halsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
halsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/08/2013

Ramazan ayında oruç tutarken tok tuttuğu zannedilen besinler

    7/08/2013 11:56:00 ÖS   Yorum yok
tok tutacak sanılan bazı besinlerin aslında ramazanda dayanıklılığı sıfıra indirdiğini gösteriyor
Ramazan ayında oruç tutarken tok tuttuğu zannedilen besinler
Oruç tutarken sağlığı yitirmek yerine tüm günü dinç ve zinde geçirmek için uzmanların önerileri var uyarılar tok tutacak sanılan bazı besinlerin aslında ramazanda dayanıklılığı sıfıra indirdiğini gösteriyor ibadeti yerine getiriken hastanelik olmamak için en önemli kural vücudun su dengesini iyi ayarlamak sahur yapıldı oruca niyetlenildi yatıldı ancak daha iftar daha yaklaşmadan tansiyon düşüklüğü, yorgunluk, halsizlik geldi işte bunun olmaması için ne yapmalı?

4/29/2011

kandaki şeker düşüklüğü hipoglisemi şeker hastalığı kadar yaygın

    4/29/2011 10:25:00 ÖS   Yorum yok
Tepkisel Hipoglisemi

Hipogliseminin bir çeşidi olan “tepkisel (reaktif) hipoglisemi”nin diyabete giden yolda, diyabetin iki adım öncesi olarak kabul edildiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedef Altınışık “tepkisel hipoglisemi” ile ilgili sorularımızı cevapladı:



Tepkisel Hipoglisemi nasıl oluşur?

Tepkisel hipoglisemi, aslında halk arasında yaygın olarak “hipoglisemi” denilince anlaşılan durumdur. Şekerli veya şekere çabuk dönüşen bir gıdanın alınmasından belirli bir süre (genellikle 2- 4 saat) sonra ortaya çıkar. Tepkisel olarak adlandırılmasının nedeni vücutta şekerli gıda alımına bir tepki olarak ortaya çıkmasıdır. Tepkisel hipoglisemi, insülin direnci nedeniyle, vücudumuzun şekeri kullanmayı bilememesi ve şekerin kullanılabilmesi için gereğinden fazla insülin salgılaması sonucu bir süre içinde hızla şekerin yakılması ile oluşur.

Kişinin tatlı gıdayı daha çok talep etmesi, dolayısıyla tükettiği gıdalarda hızlı enerjiye dönüşecek yanlış karbonhidratları seçmesi, aldığı kaloriyi kaçınılmaz olarak arttırır ve kiloda artış gerçekleşir. Kilo artışı insülin direncini arttırır. İnsülin direnci arttıkça, insülin fazla salgılanır. Ancak zamanla insülin üreten organımız pankreas yorulur, yeteri kadar insülin üretememeye başlar ve kanda şeker yükselir. Bu durum da, şeker hastalığına giden yolu oluşturur.

Tepkisel hipoglisemi dışında, açlıkta, kanda şeker hormonu olarak adlandırabileceğimiz insülinin fazla salgılanması nedeniyle de hipoglisemi olabilir. Bu durum insülin salgılayan bir tümörün varlığı gibi oldukça ender rastlanan durumlarda görülebilir. Ayrıca şeker düşürücü ilaçların yanlış/fazla kullanımı ve bazı kötü huylu hastalıklar gibi özellikli durumlarda da hipoglisemi görülebilir.


Tepkisel Hipoglisemi en çok hangi yaşlarda görülür?


Tepkisel hipoglisemi, en çok 30'lu yaşlardan sonra görülür. Ancak erişkin yaşların başında da hipoglisemiye rastlanabilir. Ailede 1. derece akrabalarda şeker hastalığı öyküsü olması, kişinin ideal kilosunun üzerinde olması gibi faktörler hastalığın ortaya çıkma yaşını erkene alacaktır.


Tepkisel Hipogliseminin belirtileri nelerdir?


Belirtileri halsizlik, konsantrasyon kaybı, aşırı sinirlilik, ellerde titreme, gözlerde kararma, soğuk terleme, fenalık hissi, ölüm korkusu, çarpıntı olabilir. Hatta bayılma, koma durumu da görülebilir. Tatlı gıdalara veya şekere hızlı dönüşebilecek basit karbonhidratlara (beyaz unlu gıdalar gibi) aşırı düşkünlük vardır. Tepkisel hipoglisemide belirtilerden biri görülebilir, birkaçı bir arada olabilir veya belirtisiz seyredebilir. Yani belirtileri kişiden kişiye değişkendir. Ancak bir kişide hipoglisemiye hangi belirtiler eşlik ediyorsa, bu durum oluştuğunda o kişide hipogliseminin hep aynı belirtileri ortaya çıkacaktır.


Tepkisel Hipoglisemi teşhisi nasıl konulur?

Kanda şeker seviyesine bakılır. Öncelikle açlıkta şeker ve gerekli görülürse insülin bakılır. Şüphe durumunda hekimin belirleyeceği dozda ağızdan verilecek glukoz solüsyonu (basit şeker çözeltisi) ile hekim tarafından belirlenecek uzunlukta ve sıklıkta şeker ile, gerekirse insülin seviyelerine de bakılarak, şeker yükleme testi yapılır.


Yanlış beslenme mi tepkisel hipoglisemiye yol açar?

Genetik yatkınlık hipogliseminin altında yatan faktörlerin başında gelse de, yanlış beslenme ve yıllar içinde kilo alınması hipoglisemiyi daha erken yaşta ortaya çıkarır, şeker hastalığına gidişi hızlandırır.


Tepkisel hipoglisemi nasıl tedavi edilir?

* Uzman bir diyetisyen tarafından tıbbi beslenme tedavisi düzenlenmeli.
* Reaktif hipogliseminin engellenmesi için şekerli ve şekere çabuk dönüşecek gıdalardan uzak durulmalı.
* Uzun açlıklar engellenmeli.
* Kompleks karbonhidratları içeren doğru gıdaların önerileceği günde 3 ana ve en az 3 ara öğün içeren bir beslenme sisteminin oluşturulması sağlanmalı.
* Hipoglisemi oluştuğu zaman kaçınılmaz olarak hastanın şeker alması gerekecektir. İnsülin direnci saptanmışsa hekim tarafından ilaç tedavisi de önerilir. Hasta düzenli aralıklarla takip edilmeli.


Tepkisel hipoglisemi doğru tedavi edilmezse nelere yol açabilir?

Hipoglisemi vücudun yakıtı olan şekerin ani düşmesi olduğu için tehlikeli bir durumdur. Hipogliseminin kişide yaratacağı huzursuzluk, dikkat güçlüğü, sinirlilik durumları kişinin toplum içindeki konumuna zarar verebilir. Araç kullanırken istenmedik kazaların yaşanmasına neden olabilir. Tatlı gıdalara düşkünlük yaratacağı için, kilo artışına neden olacak şeker hastalığının ortaya çıkmasını hızlandırır. Gözlerde kararma, soğuk terleme, fenalık hissi gibi nispeten hafif sayılabilecek belirtilerle seyredebilen tepkisel hipoglisemi, baygınlık, koma hatta ölüme bile neden olabilecek kadar ciddi olabilir. Reaktif hipoglisemi acil müdahale edilmesi gereken sonuçlarıyla, ciddi ve kalıcı olabilecek bir durumdur.

Reaktif hipoglisemi, gizli şeker ve şeker hastalığı aynı yol üzerinde yer alan birbirini takip eden kilometre taşlarıdır. Genetik yapıdaki yatkınlık nedeni ile oluşurlar; ancak doğru beslenme, düzenli egzersiz, takip ve ideal kilonun korunması ile ertelenebilirler, ötelenebilirler. Kan şekerinin belirli sınırlar içinde tutulması ile kişi sağlığını kazanır, sağlıklı ve uzun bir ömür sürebilir.
cumhuriyet portal

3/15/2011

halsizlik ve yorgunluk varsa yumuşak doku romatizmasına işaret olabilir

    3/15/2011 08:56:00 ÖS   Yorum yok
yumuşak doku romatizması

Memorial Hizmet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uz. Dr. Demet Tekdöş Demircioğlu, fibromiyalji sendromu ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.




Kadınlarda daha sık görülüyor

Fibromiyalji sendromu yaygın ağrı şikayeti ile birlikte, hassas noktaların varlığını kapsayan bir yakınmalar topluluğudur. Toplumda sıklığı yüzde 1 ile 5 arasında değişmektedir. Sıklıkla kadınlarda görülmekle beraber; her iki cinsi ve her yaş grubunu etkileyebilen bir durumdur.

Çoğunlukla yaygın vücut ağrısı, uyku bozukluğu, yorgunluk, tüm vücutta tutukluk, baş ağrısı, ellerde ve ayaklarda uyuşma gibi pek çok farklı yakınmalar bir arada görülebilmektedir.
Bu sendromun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; travma, spor yaralanmaları, uyku bozuklukları, otonomik disfonksiyon, psikolojik bozukluklar ile ilişkili olabileceği bilinmektedir.



3 aydan fazla süren belirtilere dikkat!


Fibromiyalji tanısı, sıklıkla kronik ağrı öyküsü ve hassas noktaları ortaya çıkaran fizik muayene ile konulur. Bu öykü en az 3 aydan beri sürmekte olan vücudun üst ve alt yarısında yer alan ağrıyı da içermelidir. Fizik muayene 18 adet daha önce tanımlanmış hassas noktanın 11 tanesinde ağrı oluştuğunu göstermelidir. Yakınmayı açıklayacak fiziksel bulgunun olmaması beklenmekle birlikte bölgesel ve sistemik hastalıkların ayırıcı tanısının yapılabilmesi için ayrıntılı muayene yapılması önemlidir.



Hastalık konusunda bilinçli davranın


Fibromiyalji sendromunun ilerleyici olmaması ve hastalarda uzun dönemde yaşam süresinin etkilenmediği unutulmamalıdır. Öncelikle hasta eğitimi önemlidir. Uzun süreli oturma, ayakta durma, stres, uzun süreli yazı yazma, ağırlık kaldırma, kolların gergin pozisyonda çalışma yüzeyinde bulunması gibi faktörler fibromiyaljinin belirtilerini şiddetlendirebileceği akılda tutulmalıdır.



Uygun tedavi ağrıyı azaltarak yaşam kalitesini yükseltir

Tedavide amaç ağrı ve yorgunluktan yakınan fiziksel ve sosyal yaşamı etkilenmiş kişinin yakınmalarına yönelik tedavi seçeneklerini hazırlamaktır. İlaç tedavisinde ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, antidepresanlar tercih edilir. Fizik tedavi ajanlarının yanında egzersizler (Yürüyüş, koşu, bisiklet egzersizleri) önerilir. Fibromiyaljinin tedavisinde ilaç tedavisi daha çok hastanın şikayetlerine yönelik uygulanır. Fizik tedavide sıcak, soğuğun ve elektriksel uyarının fizyolojik etkilerinden yararlanarak kaslarda gevşeme ve yumuşak doku ağrılarının giderilmesi amaçlanır.

Aerobik egzersizler örneğin yürüyüş, egzersiz bisikleti ve su tedavileri ağrıyı kontrol altına almaktan çok hastaların fiziksel fonksiyonlarını artırır, ağrılı noktaların algılanmasını azaltır. Bu tedavi yöntemlerinin kombine olarak uygulanmasının daha faydalı olduğu yapılan çalışmalar da gösterilmiştir. Fibromiyalji sendromunun kesin tedavisi yoktur ancak, uygulanan tedavi yöntemleri ile hastalar ağrıyı daha az algılar ve yaşam kalitelerini yükseltirler.
cumhuriyet portal

1/06/2011

erkeklerde kansızlık hangi hastalığın habercisi olabilir?

    1/06/2011 10:04:00 ÖS   Yorum yok
hangi hastalığın habercisi

Kansızlık Türk kadınlarında daha sık görülüyor ve pek çok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor ancak erkeklerde görülen kansızlık kanser başta olmak üzere pek çok ciddi hastalığın habercisi olabileceği için dikkat gerektiriyor. 


Memorial Şişli Hastanesi Hematoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Hüseyin Saffet Beköz, “Erkeklerde görülen kansızlık şikayetlerinin altında yatabilecek sebepler” hakkında bilgi verdi.

Anemi (Kansızlık) hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır. Bu kriterler erişkin erkeklerde 13 g/Dl; kadınlarda 12 g/dL nin altı kabul edilir. 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL nin altı anemidir. Ancak kansızlık teşhisi konurken sadece hemoglobin değeri dikkate alınmaz. Onun yanında demir, demir bağlama kapasitesi, ferritin, gibi demir depolarını gösteren bir takım parametrelere de bakılır.

1/03/2011

anne sütündeki demir bebeklerde kansızlığı engelliyor

    1/03/2011 05:59:00 ÖS   Yorum yok
bebeklerde kansızlığı engelliyor

Anne sütünde kansızlığa karşı yeterince demir olduğunu söyleyen uzmanlar, anne sütü ile beslenen bebeklerde kansızlığın görülmeyeceğini ifade ediyor.


Cihan'ın haberine göre, Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan, bebeklerdeki kansızlığın temel sebebinin, bebeğin anne sütü almaması ve demirden eksik gıdalarla beslenmesi olduğuna dikkat çekti.

Dr. Özcan Akan, kansızlığın belirtisi olarak süt çocuklarında huzursuzluk, davranış değişiklikleri, iştahsızlık, uykusuzluk veya normalin üzerinde uyuma gibi belirtiler görülebildiğini açıkladı. Dr. Akan, daha büyük çocuklarda ise kansızlık belirtilerinin yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, çabuk yorulma ve nefes darlığı gibi yakınmalar olduğunu belirtti.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .