-->
hacettepe üniversitesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hacettepe üniversitesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1/05/2015

Dünyada ilk kez Hacettepe'de kök hücre mucizesiyle 10 hasta görme yeteneğine kavuştu

    1/05/2015 01:47:00 ÖÖ   Yorum yok

Yeni doğum yapmış bir annenin feryadı Bilim insanının alın teriyle buluştu ve binlerce Tavuk karası hastalarına umut oldu

Yeni doğum yapmış bir annenin feryadı Bilim insanının alın teriyle buluştu ve binlerce Tavuk karası hastalarına umut oldu üstelik dünyada ilk kez kök hücre mucizesiyle 10 hasta görme yeteneğine kavuştu

Onlar Akraba evliliği sonrası Tavuk karası yani gece körlüğü hastalığına yakalanan ve Tıp Tarihinin kök hücre nakliyle ilk kez gözleri açılan 10 hastasından yalnızca birkaçı

Profesör Doktor Güngör Sobacı Burun Mukozasından aldığı sağlıklı kök hücreyi gözlerine yerleştirdi.


Kök Hücre uygulaması artık Hacettepe Üniversitesi hastanesinde Tavuk karası hastalarına uygulanabilecek bu mucize tıp tarihinin en büyük buluşlarından biri üstelik bu kök hücre birkaç kez aynı göze nakledilip görme performansını da arttırıyor.

10/04/2013

Hacettepe'nin Onkoloji Hastanesi için aldığı “siklotron cihazı” 7 yıldır kurulacak!

    10/04/2013 04:11:00 ÖÖ   Yorum yok
yüksek bedelli bir tıbbi  cihazı 7 yıldır kuramadığı ortaya çıktı.
Hacettepe'nin Onkoloji Hastanesi için aldığı “siklotron cihazı” 7 yıldır kurulacak!
Hacettepe Üniversitesi’nin Onkoloji Hastanesi için yurtdışından aldığı yüksek bedelli bir tıbbi
cihazı 7 yıldır kuramadığı ortaya çıktı.


Üniversitenin 2005’ten beri kullanılmayan cihazı, depo dahi sayılamayacak “atıl” bir yerde tuttuğu anlaşılırken üniversite yetkililerinin atıl yatırımı, “montaj ve kurulumunun sağlanarak aktif kullanıma geçirilmesine yönelik çalışmaların sürdürüldüğü” ifadeleri ile savunmaları dikkat çekti.

Sayıştay’ın Hacettepe Üniversitesi’ne ilişkin 2012 Yılı Denetim Raporu’nda Onkoloji Hastanesi için alınan “siklotron cihazı”nın uzun yıllardır kullanılmadığı belirlendi.

Cihaz, Onkoloji Hastanesi Projesi kapsamında 2001’de imzalanan sözleşmeyle, dış proje kredisi ve yüksek bedelle satın alındı.

 Üniversite yönetimi, 2005’ten beri cihazı kurmayı başaramazken Sayıştay raporunda cihazın, Onkoloji Hastanesi’nin depo sayılamayacak “muhtelif” yerlerinde, birkaç
parça halinde ve yüksek kasalar içerisinde “atıl” bir biçimde muhafaza edildiği kaydedildi. Geç olmadan kullanın Raporda,“Kamu kaynaklarından olan taşınırların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması, kontrolü ve muhafazasına ilişkin sorumluluğun ilgililerce yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Maddi değeri yüksek ve teknolojik bir ürün olan tıbbi cihazın muhafaza
koşullarının iyileştirilmesi ve bir an önce satın alma amacı doğrultusunda kullanıma hazır hale getirilmesinin sağlanması gerekmektedir” denildi.

Raporda, tespite ilişkin görüş isteyen Sayıştay’a yanıt veren üniversite yetkililerinin atıl yatırımı savunurken kullandıkları ifadeler dikkat çekti. Cihazın “montaj ve kurulumunun sağlanarak aktif kullanıma geçirilmesine yönelik çalışmaların sürdürüldüğünü” belirten yetkililer, cihazın sözleşmeye uygun şekilde kullanılmamasında ihmal ve kusuru olanlarla ilgili soruşturma yapıldığını kaydetti. İklim Öngel (Cumhuriyet)

2/27/2012

iki kol ve iki bacak nakli yapılan daha sonra uzuvları geri alınan şevket çavdar vefat etti

    2/27/2012 10:37:00 ÖS   Yorum yok

Hacettepe Üniversitesi (HÜ), iki kol ve iki bacak nakli yapılan Şevket Çavdar'ın yaşamını yitirdiğini bildirdi.

şevket çavdar vefat
Üniversiteden yapılan yazılı açıklamada, 24 Şubat'ta sabah saatlerinde kol ve bacak nakli yapılan Çavdar'ın nakil sürecine ilişkin bilgilere yer verildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Hastamızda gelişen metabolik dengesizlik maalesef hastamızın yaşamını ciddi düzeyde etkileyecek duruma gelmiş, alınan tüm önlemler ve uygulanan yoğun tedavi yaklaşımlarına rağmen hastamız 27.02.2012 tarihinde saat 19.20'de kaybedilmiştir. Yaklaşık 90 saate varan süreyle 200'e yakın doktor ve sağlık personelinin insanüstü bir çaba göstermesine karşın hastamızı kaybetmenin derin üzüntüsünü duymaktayız.

Bu süreçte, hastamıza dokularını bağışlayan verici ailesine minnettarlığımızı bildirirken, kan bağışlarıyla destek veren halkımıza ve bu zorlu süreçte yanımızda olan Sağlık Bakanlığı'na müteşekkiriz. Hastamıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyoruz."

Açıklamada ayrıca yüz nakli gerçekleştirilen Cengiz Gül'ün sorunsuz olarak izlenmeye devam ettiği bildirildi.

7/03/2011

birinci derece akaraba evliliği olanlarda tespit edilen böbrek yetmezliği geni bulundu

    7/03/2011 01:42:00 ÖS   Yorum yok

Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimi, AB 6. Çerçeve ve TÜBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında keşfedilen gen, birinci derece akraba evliliği bulunan ailelerde tanımlandı.


Çalışma kapsamında ailenin bir çocuğunda tespit edilen gen sayesinde, diğer çocuklar böbrek yetmezliği olmadan tedavi edilebildi.

Genin bulunması, özellikle akraba evliliklerinin sık yaşandığı Türkiye'de böbrek yetmezliği potansiyeli taşıyan hastalığın erken dönemde tanımlanması ve tedavi edilmesi için önem taşıyor.
böbrek yetmezliği geni
Çalışma ABD'deki American Journal of Human Genetics Dergisinde dün itibariyle yayımlanarak bilim çevrelerine duyuruldu.

HÜ Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Ünitesi Öğretim Üyesi ve Nefrogenetik Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Fatih Özaltın, genetik mutasyonları çocuklarda nefrotik sendrom ve son dönem böbrek yetmezliğine neden olan PTPRO (protein tyrosine phosphatase receptor type O) genini ilk kez keşfettiklerini bildirdi.

Genin iki Türk ailede tanımlandığını, her iki ailede de anne ve baba arasında birinci dereceden akraba evliliği bulunduğunu anlatan Özaltın, ailelerden birinde 14 yaşında hastalığı başlayan bir gencin 18 yaşında böbrek yetmezliği görüldüğünü, ailenin diğer bireyinde ise böbrek sorununa ilişkin herhangi bir yakınmanın bulunmadığını aktardı. Bu çocuğun ablasında böbrek yetmezliği bulunduğu için gen taramasına alındığını ve idrarda proteine bakıldığını anlatan Özaltın, bu yolla bu genin taşıyıcısı olduğu ve ileride böbrek yetmezliği sorunu ile karşı karşıya geleceği riskinin erken dönemde teşhis edilebildiğini belirtti.

Özaltın, çocukta genin varlığının tespit edilmesiyle çocukta yoğun bir tedaviye başlandığını ve sonuçta çocuğun böbrek yetmezliğine gidişatının engellendiğini bildirdi.

Eskiden tamamen tedavisiz olan genetik odaklı böbrek yetmezliklerinde bu genin tespitinin ekiplerini çok heyecanlandırdığını dile getiren Özaltın, bu gende mutasyon saptanan hastalarda erken tanı ve tedavi ile son dönem böbrek yetmezliğine gidişin yavaşlatılabileceğini, hatta bazı hastalarda tamamen önlenebileceği yönünde aldıkları sonuçların umut verici olduğunu söyledi.


Nefrotik sendrom nedir?


Doç. Dr. Özaltın, çocukluk yaş grubunda sık görülen nefrotik sendromun, idrarda yoğun protein kaybı ve buna ikincil kan protein düzeyinde azalma, ödem ve kanda lipidlerin artışı ile karakterli bir hastalık olarak tanımlandığını belirtti.

Özellikle Türkiye'de böbrek yetmezliğine neden olan nefrotik sendromun akraba evlilikleri nedeniyle sık göründüğünü, hastalığın ileri aşamalarında diyaliz ve organ yetmezliğinin başladığına işaret eden Özaltın, hastaların bir bölümünün ise bu yönde bir şansı bile bulunmadığını, çok küçük yaşlarda böbrek yetmezliği nedeniyle kaybedildiğini belirtti.
Özaltın, çalışmada saptanan PTPRO geninin bozukluğunun böbrekten çok önem taşıyan ''podosit''in sağlıklı fonksiyon görmesini engellediğini ispatladığını bildirdi.


''7 gen daha önce keşfedilmişti''


Çalışmalarından önce steroide dirençli nefrotik sendroma yol açan 7 genin daha bulunduğunu dile getiren Özaltın, bütün bu genler ile hastaların ancak yüzde 20'lik bir bölümünün açıklanabildiğini ve geri kalan kısmında altta yatan genetik nedenin bilinemediğini söyledi.

Ekiplerinin çekinik özellik gösteren aileler üzerinde çalışarak şu ana kadar hastalıktan sorumlu olduğu bilinmeyen PTPRO geninde mutasyonlar tanımladığını kaydeden Özaltın, şöyle konuştu:
''Diğer resesif genlerin aksine PTPRO mutasyonlarına sahip bireylerin tedaviden fayda görebileceği de bu çalışma ile ispatlandı. Bu durum, genetik tanının tedavideki önemini vurguluyor. Şu ana kadar tedaviye dirençli nefrotik sendromda podosit fonksiyonunu bozan genlerde mutasyon saptandığında tedavi sonlandırılmakta, hastaların yan etkileri yüksek ve pahalı ilaçları gereksiz yere kullanmaları önerilmemekte, diyaliz ve böbrek nakil planlamaları yapılmaktaydı.

PTPRO mutasyonu saptanan hastalarda ise daha yoğun tedavinin faydalı olacağının görülmesi her genetik mutasyonun tek bir kalıp halinde ele alınamayacağını gösteren en önemli kanıt olarak gösteriliyor. Bu nedenle genetik bozukluğa göre tedavi algoritmalarının oluşturulması, tedavilerin kişiselleştirilmesi ve akılcıl tedavi politikalarının geliştirilmesi son derece önem taşıyor.''

Akraba evlilikleri hastalık riskini artırıyor

Türkiye'nin ciddi bir sorunu olan akraba evliliklerinin ''nadir hastalıkların'' ortaya çıkma olasılığını arttırdığını vurgulayan Özaltın, şimdiye dek tanımlanmış nefrotik sendroma neden olan resesif genlerin akraba evliliği olan ailelerde tanımlandığını ve bunların hemen tamamında bir ya da daha fazla Türk ailenin bulunduğunu dile getirdi.

Türkiye'de akraba evlilikleri oranının yüksek olmasının ciddi bir sağlık problemi oluşturduğunun altını çizen Özaltın, şunları kaydetti:
''Bu sorun hükümetlerin sağlık politikalarının da önceliği olmalıdır. Genetik araştırmalar, sadece hastalıkların altında yatan genetik nedenleri aydınlatmakla kalmıyor hastalıkların tedavilerinde de giderek artan bir öneme sahip oluyor.
Bu nedenle genetik hastalıkların sık görüldüğü ülkemizde genetik tanı ve buradan elde edilen verilere göre planlanacak tedaviler ülke kaynaklarını daha etkin kullanan bir toplum olmamızın ön koşulu gibi durmakta.''
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .