-->
damar tıkanıklığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
damar tıkanıklığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1/20/2014

Damar Tıkanıklığı tedavisinde Bypass ve Stent'i tarihe karıştıracak buluş

    1/20/2014 10:34:00 ÖS   Yorum yok
Bypass ve Stentİstanbul Tıp Fakültesinden 35 kişilik araştırma ekibi Damar tıkanıklığının Bypass ve Stent takmadan gidermenin yolunu buldu Tıp literatürüne girecek çalışmada 1500'ü aşkın hastada ilaç kullanıldı

2/20/2013

damar tıkanıklığı tedavisinde etkili olan kök hücre nakli Türkiye'de ilk defa uygulandı

    2/20/2013 09:30:00 ÖS   Yorum yok

Yaklaşık 3 ay önce Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Miami Eagles Enstitüsü'nden gelen bir ekip tarafından eğitim amaçlı Ordu ve Rize'den 9 hastaya uygulanan kök hücre nakli, 


Türkiye'de bu eğitime katılan ve uygulayabilirlik sertifikası alan 3 doktordan biri olan Opr. Dr. Oğuz Karahan tarafından Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesi'nde 2 hastaya uygulandı.

ABD'de 5 bin hastaya uygulanan ve yüzde 98 başarı sağlanan uygulamada, hastanın karın bölgesinden alınan yağ dokudan elde edilen kök hücreler, tıkalı damarların yerine yeni damarların gelişmesi için hastalıklı uzva enjekte ediliyor.

Halk arasında ''kangren'' olarak adlandırılan, ağırlıklı olarak sigara kullanımına bağlı ''buerger'' (budama) hastalığı ile kolestrol, diyabet ve genetik rahatsızlıklar nedeniyle uzuv ve organ kayıplarına yol açabilen damar tıkanıklığı rahatsızlıklarının tedavisinde etkili olan işlemin, ABD ve Türkiye'de uygulandığı hastaların ayaklarındaki yaraların iyileştiği, gündelik temel ihtiyaçlarını görebilecek kadar yürüme mesafelerinin arttığı görüldü. mynet

3/04/2012

damar sertliği damar tıkanıklığı ve tansiyon için limon ve sarmısak mucizesi

    3/04/2012 04:56:00 ÖS   Yorum yok

Özellikle Rus doktorların tavsiye ettiği kalp ve damar hastalıkları reçetesi mucizevi sonuçlar veriyor. Bitkilerle doğal tedavi yöntemine son derece önem veren Rus tıp dünyası, bu formülü yüzlerce yıldır kullanıyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyor.

limon sarmısak mucizesi

Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor.

Türkiye'deki bazı doktorlar da hastalarına bu formülü öneriyor.


EVİNİZDE KENDİNİZ YAPABİLİRSİNİZ

- 2 Litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu

- 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak (Mümkünse Anadolu'da yetiştirilmiş ithal olmayan sarımsaklardan)

- Ağzı sıkı kapanan koyu renkli bir kavanoz (2 litrelik pet şişeler de kullanılabilir)

HAZIRLANIŞI

2 Litrelik kavanoz ya da pet şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limonun içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca normal ılık bir yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz.

25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın içine asla başka bir madde (şeker, tuz, tatlandırıcı vs. katmayın)

YÜZDE 100 KANITLANMIŞ FAYDALARI


1- Tüm damar iltihaplarını (vasküler) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu
önlüyor.

2- Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor.), vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasin yenilemesini sağlıyor.

3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.

4- Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini
yapıyor.

5- Tüm romatizmal iltihabi önleyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin
yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor.

6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor.

7- Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor.

9/16/2011

göz kapakları üzerindeki sarı lekeler kalp krizi habercisi

    9/16/2011 06:43:00 ÖS   Yorum yok

Danimarka'daki araştırmacılara göre bu da söz konusu kişide kalp krizi ve diğer hastalıklara yakalanma riskinin yüksek olduğuna işaret ediyor.

kalp krizi habercisi
İngiliz tıp dergisi British Medical Journal'ın internet sayfasında yayınlanan araştırmada göz kapaklarında tıbbi adı "ksantelazma" olan kabarık lekeler bulunan hastaların kalp krizi geçirme olasılığının yüzde 48 daha fazla olduğunu gösterdi.

Çoğunlukla kolestrolden oluşan ksantelazmanın, vücutta başka yağ birikiminin de göstergesi olabileceği belirtiliyor.

Kalp doktorları bulguların kalp krizi riski taşıyan hastaların belirlenmesine yardımcı olabileceğini kaydediyor.


Danimarka'nın Herlev hastanesindeki araştırma ekibi 1970'lerde 12.745 hastayı izlemeye başlamıştı.

Araştırmanın başlangıcında hastaların yüzde 4.4'ünde ksantelazma bulunuyordu.
Sarı alarm

33 yıl sonra hastalardan 1872'si kalp krizi geçirdi, 3699'u kalp hastası oldu, 8507'si de öldü.

Ksantelazmanın kalp krizi riskini arttırdığı, işte bu verilerin değerlendirilmesiyle ortaya çıktı.


Ksantelazma yağ birikimine işaret ettiği için felce ve kalp krizine yol açabilecek damar tıkanıklığı riskinin yüksek olduğunu gösteriyor.

Araştırmacılar bu hastaların yaşam tarzlarını değiştirmeleri ve kolestrolü azaltmaya yönelik tedavi görmeleri gerektiğini belirtiyor.

6/15/2011

yapılan araştırmalarda yaşlanmayı geciktirmede bir adım daha atıldı

    6/15/2011 09:33:00 ÖS   Yorum yok

Dünyadaki en önemli araştırma merkezlerinden biri olan Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün Direktörü Francis Collins başkanlığındaki ABD'li bilim adamlarınca yapılan araştırma, çocuklarda görülen yaşlanma hastalığında rol oynadığı belirlenen bir proteinin erişkinlerdeki yaşlanma üzerinde de etkili olduğunu gösterdi.



Yaşlanmanın, hücrelerin yıpranmasıyla ilgili pasif bir mekanizma olduğu yönündeki bilim dünyasında hakim olan görüşü değiştirdiği bildirilen araştırma, yaşlanma mekanizmasının anlaşılmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Journal of Clinical Investigation adlı biyomedical dergisinde yayınlanan araştırma, çocukların 7 kat daha hızlı yaşlanmasına yol açan Hutchinson-Gilford Progeria Sendromu hastalığında rol oynayan progerin adlı proteinin, erişkinlerdeki yaşlanmayla bağlantısını ortaya çıkardı.
bir adım daha
Saç dökülmesi, ciltte kırışıklık, damar tıkanıklığı ve artrit gibi genellikle yaşlılarda görülen semptomlarla kendini belli eden, çok nadir görülen genetik bir hastalık olan Hutchinson-Gilford Progeria Sendromu, çocuklarda genellikle 13 yaşında ölümle sonuçlanıyor.
Araştırma hakkında basına açıklamada bulunan Collins, 2003 yılında yapılan bir araştırmanın, yaşlanma hastalığına, toksik progerin proteinini üreten LMNA geninde meydana gelen mutasyonların neden olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

''Yaptığımız araştırma, yaşlanma hastalığına yakalanmış çocuklarda görülen sürecin normal yaşlanma için de önemli bir süreç olduğunu gösterdi'' diye konuşan Collins, hastalarda büyük miktarlarda üretilen, progerin adlı toksik proteinin, normal insanların hücrelerinde de, hücreler ölmeye başladığında üretildiğini belirlediklerini söyledi.
Bunun, genetik bilgilerin korunması işlevini gören DNA'ların telomer adı verilen uç kısımlarıyla progerin adlı proteinin bağlantılı olduğunu gösterdiğini anlatan Collins, ''Bunlar birbirine paralel bilimsel yolaklar üzerindeler ve biz şimdi bunların gerçekten birbirleriyle birleşmiş olduklarını bulduk'' diye konuştu.

Telomerlerin çok kısa ve zayıf hale gediklerinde vücuda hücrenin vücut içindeki yararlı işlevinin sonuna geldiği sinyalini vererek progerin üretimini tetiklediğini anlatan Collins, çalışmalarının, yaşlanmanın, hücrelerin yıpranmasıyla oluşan pasif bir mekanizma değil, hücrelerin içinde programlanmış aktif bir biyolojik mekanizma olduğunu gösterdiğini vurguladı.

''Elimizde, açık bir biçimde, resmin tamamı yok'' diye konuşan Collins, yaşlanmanın biyolojik mekanizmasının anlaşılması için daha fazla çalışma yapmaya ihtiyaç bulunduğunun altını çizdi.

Yaşlanma sürecinin anlaşılmasının normal yaşlanmanın geciktirilmesi için yeni yollar bulunmasına imkan sağlayacağını ifade eden Collins, elde ettikleri bilginin nadir görülen hastalıklar için fon ayrılmasının ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğuna dikkati çekti. Collins, ''Genellikle nadir hastalıklardan elde edilen bilgiler, bize daha sık rastlanan hastalıklar hakkında bir şeyler öğretir'' değerlendirmesini yaptı.
cumhuriyet portal
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .