-->
Vücut ısısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vücut ısısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1/29/2013

soğuk hava değil, vücut ısımızın düşmesi bizi hasta ediyor

    1/29/2013 11:25:00 ÖS   Yorum yok

Toplumdaki yaygın inanışın aksine ‘soğuk hava’ değil, vücut ısımızın düşmesi bizi hasta ediyor. Soğuk kış aylarında hastalanmamak için vücut ısısının 37 derecede kalması son derece önemli.

Ancak kış mevsiminde dış ortamın ısısı bulunduğumuz bölgeye göre değişmekle birlikte maksimum 0-15 derece arasında oluyor. Uygun giysilerle soğuktan kendimizi koruyamadığımız zaman vücut ısımız 37 derecenin altına düşüyor. Bunun sonucunda metabolizmamız yavaşlıyor ve kötü huylu olan mikroorganizmaların aktif hale geçerek bizi hasta etmesine yol açıyor. International Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kerim Çıkım, dış ortam ile vücut sıcaklığı arasındaki fark ne kadar açılırsa vücut sistemimizde yaratacağı olumsuz değişimler nedeniyle hastalıklara yakalanma riskimizin de o denli artacağına dikkat çekerek, “Dolayısıyla kış mevsiminde hastalanmamanın çözümü kalın kalın kıyafetler giymek değil, aşırı terlemeye veya üşümeye sebebiyet vermemektir. Vücut sıcaklığını azaltmayıp-arttırmadan sabit tutmaya çalışmak direncimizi düşürmeden sağlıklı kalmamıza yardım ediyor.

Yayın inanışın aksine aşırı kalın giyinmek hasta ediyor!

Hemen hepimiz soğuk havalarda adeta lahana gibi kat kat kalın kıyafetler giyerek hastalıklardan korunmaya çalışıyoruz. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kerim Çıkım, kalın giyinmenin bizi korumak yerine tam aksine hastalıklara karşı dirençsiz bıraktığı uyarısında bulunarak şunları söylüyor: “Bunun nedeni ise aşırı kalın kıyafetler yüzünden oluşan terlemenin de aynı şekilde vücudumuza zarar verebilmesi. Terin buharlaşarak vücudumuzdan atılması gerekiyor. Ancak kalın kıyafetler teri vücuttan alıp dış ortama veremediği için vücudumuz nemli ve ıslak kalıyor. Bu durumda terin yol açtığı soğuk ortam vücut direncimizin daha çok düşmesine ve hastalıklara açık hale gelmemize yol açıyor.”

5 adımda vücut ısınızı koruyun!

International Hospital’den İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Kerim Çıkım, hastalıklardan korunmak için soğuk kış aylarında nasıl giyinmemiz gerektiği konusunda şu bilgileri verdi:

1. Kalın kazak yerine 2-3 kat ince kıyafet giyin: Kalın bir kazak yerine terimizi emip dışarı yansıtan 2-3 ince kıyafeti üst üste giyerek vücudumuzu daha fazla koruyabiliriz. Çünkü ince kıyafetler terlemeyi önlerken, 2-3 kat arasında oluşan hava da ısı kaybını engelliyor. Örneğin; ince bir atlet üzerine ince bir kazak veya polar giyebilirsiniz. Veya ince bir atletin üzerine giyeceğiniz bir hırka bile sizi ısı kaybından koruyacaktır. Kış mevsiminde dikkat etmeniz gereken bir başka nokta ise çorap giymek. Çorap ayağımızın dış ortamla olan temasını engellemesinin yanı sıra vücut ısısının düşmesini de önlüyor.

2. Ağız, burun ve boğazınızı atkıyla kapatın: Atkının en önemli faydası, solunum yoluyla bulaşan mikroplara karşı bariyer oluşturarak bizi başta soğuk algınlığı olmak üzere grip, bronşit ve zatürree gibi solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruması. Atkı aynı zamanda vücudumuz ile dış ortam arasındaki sıcaklık farkını önleyerek vücut direncimizin düşmesini de önleyebiliyor.

3. Başınızı bere veya şapkayla örtün: Bere veya şapka, baş ile kulak bölgemizi üşütmemiz sonucu yakalanacağımız sinüzit gibi hastalıklara karşı bizi koruyabiliyor.

4. Atletinizi mutlaka giyin: Kış mevsiminde atlet giymemek gibi önemli hataya düşüyoruz. Oysa iç çamaşırı giymediğimizde terimiz emilemiyor. Ancak daha fazla terlettikleri ve teri vücut dışına atamadıkları için yünlü ve pamuklu atletlerden kaçınmanızda fayda var. Yünlü yerine teri dışarı yansıtabilen polyesterler ve likralı atletleri tercih edebilirsiniz. Son yıllarda dağcıların kullandığı, sonrasında günlük hayatımızda da yaygınlaşan ve hem ısıyı hapsedip hem vücudu belirli sıcaklıkta tutabilen termal içlikler de giyebilirsiniz.

5. Koyu renkleri tercih edin: Kış aylarında koyu renkli kıyafetler giymeye özen gösterin. Çünkü koyu renklerin güneş ışınlarını çekip depolama özelliği var. Bunun sonucunda da vücudumuzu soğuk kış aylarında daha sıcak tutabilir.

Yün yerine kaz tüyü!

• Yünlü atlet, kazak veya kalın kıyafetlerden kaçının. Çünkü yün terlemenize yol açtığı gibi alerjik reaksiyon da oluşturabiliyor.
• Yeni aldığınız tüm kıyafetleri giymeden önce alerji yapma riskine karşı mutlaka yıkayın.
• Kaz tüyünden kıyafetler soğuğu geçirmeme ve iyi bir izolasyon oluşturma özelliğine sahipler. Kış mevsiminde kaz tüyünden olan hırkalar, şapkalar, atkılar ve bereler tercih edilirsiniz. cumhuriyet

5/09/2011

doğum sırasında oksijensiz kalan bebekler dondurularak yaşama dönderiliyor

    5/09/2011 01:51:00 ÖS   Yorum yok
oksijensiz kalan bebekler

Türkiye'de ilk kez Ankara Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uygulanmaya başlanan ''Servo Kontrol'' adı verilen, vücut ısısını yaşamsal değerin altına düşürerek belirli bir seviyede sabitleyen sistem, ters gelen ya da doğum sırasında başka bir nedenle oksijensiz kalan bebeklerin ilerde zihinsel ya da bedensel engelli olmalarının önüne geçiyor.


Ankara Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Nurullah Okumuş, dünyada büyük yankı bulan, İngiltere'de dondurularak yaşama döndürülen bebeğe uygulanan sistemin, Türkiye'de de bundan sonra bir çok bebek için umut olacağını bildirdi. Bir hücrenin yaşaması için enerji üretmesi gerektiğini, bunun için de oksijene ihtiyaç duyduğunu anlatan Okumuş, aksi takdirde beyin hücrelerinin yok olduğunu, bu durumda da beyin hasarı ortaya çıktığını bildirdi. Doğum sırasında, ters gelme ya da kordon dolanması gibi nedenlerle oksijensiz kalan bebeklerde ilerde fiziksel ya da zihinsel sorunlar ortaya çıktığını ifade eden Okumuş, ''dondurma'' tedavisiyle bunun önüne geçildiğini bildirdi.

Okumuş, Türkiye'de ilk kez Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uygulanmaya başlanan ''servo kontrol'' yöntemiyle ilgili şu bilgileri aktardı: ''Bu yöntemle hücrenin metabolizması yavaşlatılıyor. Böylece vücutta oksijen, dolayısıyla da enerji ihtiyacı azalıyor. Oksijensiz kalındığında vücudun hasara en yatkın olduğu dönem, ilk günlerdir. 'Hipotermi' dediğimiz, vücut ısınının düşürüldüğü bu tedaviyle, hasar oluşumu engellenmeye çalışılıyor. Normal bir insanın vücut ısısı 36.5-37.5 derece arasındadır. Biz bu yöntemle vücut ısısını 33.5 dereceye düşürerek sabitliyoruz. 3 ya da 4 gün bu şekilde tedavi devam ediyor. Bu süre sonunda vücut ısısı yavaş yavaş artırılıyor. Böylece hücrelerde tekrar kanlanma başlıyor.''

''Dondurma'' yönteminin, ülkede bir kaç yenidoğan yoğun bakım merkezinde uygulandığını, ancak, düşürülen vücut ısısının sabitlendiği ''servo kontrol'' sisteminin sadece Ankara Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde uygulandığını ifade eden Okumuş, düşürülen vücut ısısının sabitlenmesinin, ayarlama yapılması için sürekli müdahalede bulunulmasını gerektirmediği için tedavide büyük yarar sağladığını bildirdi.

Doç. Dr. Okumuş, ''Hastanın vücut ısısının hem düşürülmesi, hem de tekrar yükseltilmesi belirli bir kademede yapılıyor. Tedaviyle sadece beyin değil, diğer organlar da korunuyor'' diye konuştu. Kısa bir süre önce, doğum sırasında 20 dakika oksijensiz kalan bir bebeğin tedavi sayesinde sağlığına kavuşturulduğunu anlatan Okumuş, 3 gün önce dünyaya gelirken yine oksijensiz kalan bir başka bebeğin de aynı yöntemle yaşamını sağlıklı olarak sürdürmesinin sağlanacağını söyledi.
cumhuriyet portal

4/25/2011

sağlıklı kilo vermek için üç öğün değil altı öğün yemek yenmesi öneriliyor

    4/25/2011 10:46:00 ÖS   Yorum yok
altı öğün yemek

Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümünden Diyetisyen Berna Ertuğ, yaptığı yazılı açıklamada, bahar güneşinin yavaş yavaş sıcaklığını hissettirmesiyle kazak ve kabanların yerini alan ince kıyafetlerin, kış boyu vücutta birikmiş fazla kiloları ortaya çıkardığını belirtti.


Her aynanın karşısına geçildiğinde rahatsızlık duyulan birkaç fazla kilonun, umutsuzluğa itip, yanlış yönlendirmesine izin vermemesini isteyen Ertuğ, kısa zamanda, hızlı kilo vermek uğruna uygulanan yanlış diyetlerin, verilen kiloların çok kısa zamanda geri alınmasına neden olduğunu vurguladı.

Kilo vermek isteyenlere metabolizmalarını hızlandırmayı öneren Ertuğ, 3 ana 3 ara öğün kuralına bağlı olarak, tüm gün boyunca besinlerin 6 öğüne paylaştırarak tüketilmesi gerektiğine işaret etti. Kan şekerinin dengelenmesi için 3 saatten fazla aç kalınmamasının önemine değinen Ertuğ, ''Bu sayede gün içinde tetiklenen tatlı krizlerini bastırmak ve tek bir öğünde çok fazla yemek yeme isteğinden kurtulmak kolaylaşacaktır'' değerlendirmesinde bulundu.

Doğru besin gruplarından, uygun miktarlarda tüketmek ve kilo verirken sağlıklı kalmak için 4 yapraklı yonca modelinin uygulanmasını tavsiye eden Ertuğ, her yaprağın süt ve ürünleri (süt, yoğurt, ayran, cacık), et-kuru baklagiller-yumurta-peynir, ekmek-tahıl (ekmek, makarna, pilav, çorba) ve meyve sebze gibi besin gruplarını temsil ettiğini belirtti.

Yemek yemeğe başladıktan 15-20 dakika sonra doygunluk hissinin oluştuğuna işaret eden Ertuğu, ''Yemek çiğnenmeden, hızlı bir şekilde yutularak yendiğinde gereğinden fazla yemek kaçınılmazdır. Bu nedenle yavaş yemeye özen gösterilmeli, yemek sırasında lokmalar arasında sık sık aralar verilmelidir'' önerisinde bulundu.

Susamayı beklemeden su içilmesinin önemini vurgulayan Ertuğ, vücudun yediklerini doğru sindirebilmesi, metabolik hızın yavaşlamaması, atıkların vücuttan atılması ve vücut ısısının dengelenmesi için, özel bir sağlık problemi yoksa, her gün en az 2-2.5 litre (10-12 su bardağı) su içilmesini tavsiye etti.

Geç yenen akşam yemeğiyle geç saatlerde televizyon karşısında yenen atıştırmalıkların kilo vermenin önündeki en büyük engel olduğuna dikkati çeken Ertuğ, sağlıklı bir şekilde atıştırmak için enerjisi düşük olan ve bol lif içeren domates, salatalık, havuç gibi besinler tercih edilmesi gerektiğini kaydetti.

Küçük aktivitelerin bile gün içinde enerjik kalınmasını sağlayacağını ifade eden Ertuğ, asansör yerine merdivenin tercih edilmesinin, farkına varılmadan vücut şekline olumlu olarak yansıyacağını belirtti.

Fazla kiloları verebilmek için aceleci davranmanın vücudu olumsuz etkilediğine işaret eden Ertuğ, uzun dönemde alınan kiloları, birkaç haftada vermenin yapılabilecek en büyük hatalardan biri olduğunu vurguladı. Tedavinin diyetisyen kontrolünde yapılmasının, sağlıklı bir şekilde kilo vermek için çok önemli olduğuna dikkati çeken Ertuğ, bunun için metabolizma hızının oksijen tüketimi yöntemiyle ölçülmesi, detaylı vücut analizi yapılması, kişinin sağlık durumu, yaşam şekli ve diğer tüm özellikleri incelenerek, diyetisyen tarafından önerilen sağlıklı beslenme programının uygulanmasını istedi.
cumhuriyet portal

1/27/2011

bulunduğunuz mekanın ısısını düşürerek zayıflayabilirsiniz

    1/27/2011 05:32:00 ÖS   Yorum yok
ısıyı düşürerek zayıflayabilirsiniz

İNGİLTERE’de Londra Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre bulunduğunuz odanın sıcaklığını düşürerek kilo vermek mümkün.


Bulgulara göre vücut üşüdüğünde, ısı üreten kahverengi yağ dokusu üretiyor. Vücut, bunu yakarak enerjiye çeviriyor.

Bu sayede vücut ısısı korunuyor. 


“Obesity Reviews”ta yayınlanan araştırmaya göre kış aylarında binalardaki ısıtmanın düşük tutulması obeziteyle başa çıkmak için bir yol olabilir. Araştırmacılara göre 4 derecelik hava sıcaklığı artışı, vücudun yaktığı enerjiyi 800 kalori kadar düşürebiliyor.
hürriyet dünya

1/04/2011

elektrikli battaniyelerde'de kanser riski bulunuyor

    1/04/2011 05:29:00 ÖS   Yorum yok
kanser riski bulunuyor

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gamze Varol Saraçoğlu, elektrikli battaniyelerin ciddi tehlike taşıdığını belirtti.


Elektrikli battaniyelerin vatandaşlar tarafından uygun biçimde kullanılması gerektiğini anlatan Saraçoğlu, elektrikli battaniye çalıştığı sırada üzerinde uyunmaması gerektiğini söyledi.

Saraçoğlu, şöyle konuştu:
''Elektrikli battaniyeler, elektrik kaçağından yangın çıkarabileceğinden tehlikeli fakat aynı zaman elektro manyetik radyasyon da yaymakta. Elektrikli battaniye açıkken üzerinde uyunduğunda, elektro manyetik radyasyona gece boyunca yüksek miktarda maruz kalınıyor.
© 2014 deva arayanlar . Designed by Bloggertheme9
Proudly Powered by Blogger .